DÜZCE ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ İHTİSASLAŞMA ALANINA BÜYÜK KATKI SAĞLAYACAK!
Düzce Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nde Dekan Yardımcısı olarak görev yapmaya başlayan Dr. Öğr. Üyesi Demet Erdönmez,; gıda, gıda takviyesi ve kozmetik sektörlerinde mikrobiyolojik analizlerin gerekliliği ve önemi ile Düzce Üniversitesi’nin Çevre ve Sağlık Alanlarında İhtisaslaşma Programı kapsamında Eczacılık Fakültesi’nin üsteleneceği misyon ve gerçekleştireceği çalışmalar hakkında açıklamalarda bulundu.
Gıda, Gıda Takviyesi ve Kozmetik Sektörlerinde Mikrobiyolojik Analizlerin Gerekliliği ve Önemi
İlk olarak gıda, gıda takviyesi ve kozmetik sektörlerinde mikrobiyolojik analizlerin gerekliliği ve önemi hakkında bilgiler paylaşaşarak sözlerine başlayan Dr. Öğr. Üyesi Demet Erdönmez, “Gıda, gıda takviyesi ve kozmetik ürünler piyasaya sürülmeden önce mutlaka mikrobiyolojik analizlerden geçmek zorundadır. Ayrıca raf ömrüne bağlı olarak mikroorganizmaların bulunma olasılıkları göz önüne alındığında ise referans aralıklar dışında kalan ürünler toplum sağlığını etkilediği için piyasadan toplatılabilirler. Kozmetik ürünler için, Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı kozmetik ürünlerin mikrobiyolojik kontrolüne ilişkin kılavuz baz alınarak tüm bu analizler yapılmaktadır. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın Türk Gıda Kodeksi mikrobiyolojik kriterleri yönetmeliğine göre de gıda ve gıda takviyelerinde mikrobiyolojik analizler yapılmak zorundadır.” şeklinde konuştu.
Mikrobiyolojik Analizler Neden Önemli?
Mikrobiyolojik analizlerin neden önemli olduğuyla ilgili sözlerine devam eden Dr. Öğr. Üyesi Erdönmez, “Kozmetik ürünler hayatımızın her alanında kullandığımız makyaj malzemeleri, deodorantlar, parfümler, kremler vs gibi ürünleri kapsamakta olup ve bu ürünler ile vücudumuz doğrudan temas halindedir. Dolayısyla Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan söz konusu kılavuz kapsamında kozmetik ürün üreticileri ‘İyi Üretim Uygulamaları Kılavuzu’na uygun üretim yapmak zorundadırlar. Kozmetik ürünlerdeki olası değişiklikler ve mikroorganizmaların patojenik özellikleri dikkate alınarak risk analizi yapılmalıdır. Kozmetik ürünler de kesinlikle bulunmaması gereken mikroorganizmalar; Staphylococcus aureus, Pseudomonas aeruginosa, Escherichia coli ve Candida albicans’dır. Aerobik mezofilik bakteri sayısı kozmetik ürün içerisinde 102 – 103 cfu/g fazla olmamalıdır. Kozmetik ürünlerinin tüketiciye ulaşana kadar geçen hammadde depolama, üretim, taşıma gibi aşamalarda içerdiği aerobik mezofilik bakteri miktarı ile kullanılan ürünlerin kalitesi hakkında fikir sahibi olabiliriz.” ifadelerini kullandı.
“Gıda ve Gıda Takviyelerinde Mutlaka Aflatoksin B1 ve Toplam Aflatoksin Miktarı Saptanmalıdır”
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yönetmeliğine uygun şekilde üretilen ve satışa sunulan gıda takviyelerininse mikrobiyoloji, ağır metal ve toksikolojik testler gibi parametrelerden geçmesi gerektiğine dikkat çeken Erdönmez, “Steril olmayan koşullarda üretilen gıda takviyeleri; bitkisel ilaçlarda hasat, işleme, paketleme, depolama, taşıma gibi birçok aşamada mikroorganizmalarla kontamine (bulaş) olabilir. Kontamine sulama suları (kanalizasyon karışımı olan sular gibi) veya işçilerin hijyen ve sanitasyon hataları sebebiyle kontaminasyon gerçekleşebilir. Gıda ve gıda takviyelerinde kozmetik ürünlerde olduğu gibi toplam aerobik bakteri sayısını, toplam maya ve küf sayımı, Escherichia coli, Salmonella sp., Staphylococcus aureus ve Clostridium sp. sayımı yapılmalıdır. Ayrıca yine mikroorganizma kaynaklı olan aflatoksinler, insan sağlığına olumsuz etkileri olan toksik ikincil metabolittirler. Doğada her yerde bulunan Aspergillus flavus, A. parasiticus ve A. nomius gibi fungusları tarafından üretilirler. Gıda ve gıda takviyelerinde mutlaka aflatoksin b1 ve toplam aflatoksin miktarı saptanmalıdır. Bu analizler ise TÜRKAK akreditasyonu ile uluslararası standartlar, test yöntemleri, ve ilgili yasal düzenlemeler baz alınarak akredite olmuş laboratuvarlarda yapılmalıdır.” diye konuştu.
“Takviye Edici Gıdaların Etiket Beyanında Endikasyon Bildirimi Kesinlikle Yasaktır”
Ulusal otorite ve uluslararası otoriteler tarafından yasal düzenlemelerin mevcut olmakla birlikte uygulamada sıkıntılar çıktığı değerlendirmesinde bulunan Dr. Öğr. Üyesi Demet Erdönmez, “Örneğin “Tarım ve Orman Bakanlığı’nca hazırlanan 5996 sayı ve 11.06.2010 tarihli ‘Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu’ kapsamında ‘Takviye Edici Gıdalar, normal beslenmeyi takviye etmek amacıyla, vitamin, mineral, protein, karbonhidrat, lif, yağ asidi, amino asit gibi besin öğelerinin veya bunların dışında besleyici veya fizyolojik etkileri bulunan bitki, bitkisel ve hayvansal kaynaklı maddeler, biyoaktif maddeler ve benzeri maddelerin konsantre ve ekstraktlarının tek başına veya karışımlarının, kapsül, tablet, pastil, tek kullanımlık toz paket, sıvı ampul, damlalıklı şişe ve diğer benzeri sıvı ve toz formlarda hazırlanarak günlük alım dozu belirlenmiş ürünler” olarak tanımlanmıştır. Takviye edici gıdaların etiket beyanında endikasyon bildirimi kesinlikle yasaktır. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın ilgili mevzuatına göre bu Bakanlıktan izin alındıktan sonra bazı üreticiler piyasaya ürünü verirken endikasyon bildirerek tedavi yönü olan ürünlermiş gibi sunmaktadırlar ve tüketiciyi yanılmaktadırlar.” diyerek açıklamalarına devam etti.
Gıda ve gıda takviyesi gibi ürünlerin izinlerinin ilgili Bakanlıktan alınırken, ürünlerin mevzuata uygunluğu yanında sağlık açısından da değerlendirilmesi, piyasaya çıkmış ürünlerin de izlenerek, denetimlerinin sıklaştırılması, sosyal medyada ilgili ürünlerin ve sahtelerinin satışlarının da sıkı takibinin yapılması gerektiğine de sözlerine ekledi.
“Gerekli İnceleme ve Analizleri Yapılmamış Ürünlerin Tüketiciye Satılması Halk Sağlığı Açısından Büyük Risk Oluşturmaktadır”
Hergün internet veya televizyonda “Takviye Edici Gıda” adı altında zayıflamaya ya da kilo aldırmaya yardımcı olduğu, cinsel performansı arttırıcı özelliklerin bulunduğu, cilt tedavisinde etkili olduğu, hastalıkları önlediği ve iyileştirdiği yönde etkilere sahip olduğu iddiasıyla satılan ürünlerin reklamlarının karşımıza çıktığını dile getiren Düzce Üniversitesi öğretim üyesi, “Sağlık Bakanlığı İlaç Eczacılık Genel Müdürlüğü’nden ise bu konular hakkında uyarılar yapılmaktadır, fakat yayınlanan yönetmeliklerin uygulamadaki eksiklikleri ciddi sağlık sorunlarının ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Tedavi edici özelliği bulunan ve bu amaçla kullanılan bütün ürünler Sağlık Bakanlığı tarafından onaydan geçer, ürünlerin tedavi edici özelliğe sahip olabilmesi için etkin madde ihtiva etmesi gerekir. Kaynağı, üreticisi, saklama şartları bilinmeyen ve gerekli inceleme ve analizleri yapılmamış ürünlerin tüketiciye satılması halk sağlığı açısından büyük risk oluşturmaktadır.” uyarılarında bulundu.
İhtisaslaşma Süreci Kapsamında Düzce Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nin Planları
Düzce Üniversitesi’nin çeşitli kozmetik ürünlerinin yanı sıra gıda takviyesi alanında da ürünler ürettiğini ve kullanıcılara bu ürünleri sunduğunu ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Demet Erdönmez,”Daha önce belirttiğim gibi akredite laboratuvarlar tarafından söz edilen ürünlerin üretilip, gerekli analizlerinin yapıldıktan sonra kullanıcıya sunulması önemli adımlar içerisinde yer almalıdır. Üniversitemizde yaptığımız görüşmeler üzerine ileri de Düzce Üniversitesi Bilimsel ve Teknolojik Araştırmalar Uygulama ve Araştırma Merkezi (DÜBİT) ile birlikte Eczacılık Fakültesi olarak da bu süreçlerde yer alıp, hem bitkisel ürünlerde, hem de gıda ve gıda takviyelerinde, hammadde ve bitmiş ürünlerde in vivo, in vitro analizler ile mikrobiyolojik ve toksikolojik analizler gerçekleştireceğiz. Üniversitemizi ihtisaslaşma alanında daha ileri aşamalara yükseltmek için birlikte çalışacağız. Bu sürece destek ve emek veren herkese teşekkür ediyorum.” sözleriyle açıklamalarını sonlandırdı.